Müzik, dünyanın varoluşu ile paralel olarak gelişen bir olgudur. Doğanın sesleri ile başlayan armoni, insanın varoluşu ve kendi duygularını ifade etmekte kullandığı ham sesi ile devam eder. Zamanla ihtiyaca dayalı olarak ürettiği ilkel enstrümanlar ile insan, ritm duygusunun yaratıcılığını örneklendirmiş ve dönüşmeye devam etmiştir.
Müzik; zaman, mekan ve insan unsurlu değişen bir çok parametreye sahip olduğu için tanımlanması ve incelenmesi oldukça karmaşıktır. Hender’e göre müzik; görünmezliğin esiri, Schelling’e göre sonsuzluğun anlatımıdır. Duygularımızın ortak ifade aracı olan müzik ile insanlar arasındaki ilişki, bağ ve bu duyguların gelişimine karşı duyduğum ilgi beni hep müziğin devinimi hakkında araştırmalar yapmaya yöneltmiştir.
İnsanın müziksel gelişimi var olduğu ilk dakikadan itibaren başlar. Anne karnından dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren kendini ifade edebilmek için ilk olarak müziği seçer. Konuşmayı öğrenene kadar ailesi olan iletişimini genellikle ses yolu ile ağlayarak sağlar. Büyüdükçe de yaşadığı mekanın kültürel ve sosyal sınırları, zaman dilimi ve zamanla estetik kaygıları ile birlikte müzik birikimi gelişir.
Müziği anlayabilmek için, müziğin kendi içinde gelişen ifade etme dilini kavramak gerekmektedir. Bu müzik eğitimi ile gerçekleştirilebilir. Uygun ve etkili bir biçimde yapılan müzik eğitimi ile bireyin müziği anlaması ve bu sayede kendini ifade etmesinde yeni bir yol kazanması sağlanmış olur. Özellikle çocukların kendi iç disiplinlerini oluşturmasında ve toplum içinde özgüven sahibi hal ve davranışlar içinde olmasında müziğin önemini yadsınamaz bir gerçektir. Çocukluk döneminde, çocuğun müziksel aktivite de bulunması, müziğe olan ilgisinin artması ile gelişen sosyal ve duygusal gelişimi önemlidir ve üzerinde durulmalıdır. Örneğin; şarkı söyleyen bir çocuk şarkı söylerken, sesini kullanmayı, eğer bir koro içinde ise arkadaşları ile uyum içinde olmayı öğrenir ve iletişim kabiliyeti gelişir. Bu noktada çocuklara sunulan müziklerin de, onların ilgi ve becerileri ile doğru orantılı, meraklarını uyandırabilecek yönde olması gerekmektedir.
Müziğin insanlar ve tüm canlılar üzerinde bulunan etkisi bilinen ve devam eden birçok bilimsel çalışmanın ana konusudur. Üzerimizde yarattığı pozitif etki ile tedavi amaçlı da kullanılmaktadır. Bu olguyu gündelik yaşamımızda farkında ya da farkında olmadan her anımızda yaşıyoruz. Müzik üzerine düşünmek, düşündürebilmek en keyif aldığım anlar oldu hayatımda. Müziğin psikolojisi ve müzik terapisi hakkındaki araştırmalarımı da sizlerle paylaşmak için sabırsızlanıyorum.
Müziğin coşkusunda sevgiyle kalın.
Ezgi YÜRÜMEZ