MÜZİĞİN PSİKOLOJİSİ

İlk defa duyduğunuz bir melodiyi usanmadan defalarca dinleme isteği sizde de oldu mu? Tekrar dinleme fırsatınız olduğunda vücudunuzdaki etkilerini gözlemlediniz mi? Ben gözlemlediğimde müzik tercihlerimin tamamının gün içinde yaşadıklarım ve zihnimin arka planında bekleyen sorularla bağlantılı olduğunu buldum. Zihnimdeki soruların çözümü için; pozitif, ritmik kendi alanım dışındaki müzikleri, yorucu bir gün geçirdikten sonra ise; sözel olmayan sade müzikleri tercih ediyorum.

Müziğin zihnimizi, bedenimizi ve davranışlarımızı etkileyebilmesi çok uzak olduğumuzu düşündüğüm bir konu değil. Yaratıcılık, mutluluk ve dil becerilerimiz üzerinde geliştirici etkisi ile de her birimizin yaşamlarının parçası. Tercih ettiğimiz müzikler ve benliğimizin müziğe karşı cevabı da psikoloji ve müzikolojinin temeliyle, müzik psikolojisi adı altında incelenmekte. Araştırmalarıma dayanarak; bu bilim dalının müziğin algılanması, yaratılması, günlük yaşama dahil edilmesi süreçlerini ve müzikal deneyimlerimizi anlamlandırmayı amaçladığını öğrendim.

Müzik, kulak tarafından titreşimler halinde iletildikten sonra, sinirler aracılığı ile beynimiz tarafından algılanır. Bu etkileşim esnasında; beynimizde insanların gerçekleştirdiği diğer işlevlerden daha fazla aktif uyarılan alan bulunur. Aktive olan alanlarla birlikte hormonlar salgılanır. Mesela bunlardan biri; beyindeki ödül ve motivasyon merkezlerini düzenlemeye yardımcı kimyasal olan dopamindir. Müzikle beraber salgılanan bu hormon, devamlılık gerektiren her türlü rutin için bize destek olacaktır. Bir başka örnek ise; müziğin bedenimiz ile ilişkisi ve vücut ağrıları üzerindeki etkisini konu alan araştırmalardır. Yaptığım incelemeler sonucu fibromiyalji hastaları üzerinde yapılan bir çalışmaya ulaştım. Bu çalışmada günde sadece bir saat müzik dinleyen hastaların, kontrol grubundaki diğer hastalara kıyasla ağrılarında önemli bir azalma yaşadığının kanıtlandığından bahsediyordu.

 Müziğin psikolojik etkileri, düşündüğümüzden daha güçlü ve geniş kapsamlıdır. Kültürel, coğrafik, hatta eğitim seviyesi ile alakalı pek çok parametre var işin içerisinde. Aslında bu konuyu çok kalıplaştırmadan, kişinin sadece dinlemeyi tercih ettiği müziğe hangi duygu ile yaklaştığını sormasının yeterli olduğunu düşünüyorum. Kişinin farkındalığı yüksek ise; gün içerisinde maruz kaldığı müzikler dışında neye ihtiyacı varsa, o müziğe doğru kendini yönlendirebilir. Müziğin psikolojimiz, yaratıcılığımız üzerindeki etkisinin farkındalığıyla kendimizi geliştirmek için farklı kültürlerin, daha önce hiç duymadığımız enstrümanların sesine kulak verebiliriz. Yaşadığımız uyku problemleri etkili bir spor, bazen sadece odaklanmak için müziğin sonsuz çeşitliliğini yaşamlarımızda daha bilinçli kullanabiliriz.

Sizce bu potansiyelin farkında mıyız? Ben dinlemeyi seçtiğim müziklere daha farklı bir açıdan bakıyorum. Yaşadığım duygu durumlarının farkında olarak, ihtiyaçlarımı müzik seçimim ve o müziğin tarzı ile tekrar gözlemliyorum. Doğru müziği seçmek için kendi içinize bakmaya hazır mısınız? Kendi içinize baktığınızda; göreceğiniz şeye hazır olmak için müzikle biraz rahatlamaya ne dersiniz?