AZ İLE YAŞAMAK

Hayatımda gerçekten önemi olan şeyleri tekrar düşündüm. Gözden kaçırdıklarım varsa; yer açmaya, işlevsiz olanlar hala var ise; yine bir an önce elemeyi aklıma koydum. Bu dönemde gözlemlediğim kadarıyla çok fazla fiziksel olmasa da zihinsel olarak bir dağınıklık söz konusu. Dijital ortamlar, izlediğim haberler, ertelemek zorunda kaldıklarım, sorumluluklarım, bazen insanların davranışları bir dağınıklık yaratıyor zihnimde.

İhtiyaçlarım dışında geçmişten bugüne taşıdığım her şeyin beni yorduğunu ve üretimden uzaklaştırdığını fark ettim. Bilinçaltımıza yerleşen korkular, sadeleşmemizi engelliyor olabilir. Yani basit yaşamak aslında söylendiği kadar kolay değil. Genişleyen sosyal çevre, eskiye kıyasla ulaşılabilirliği çok fazla artarak değerini yitiren her türlü eşya, bir yığıntı haline geliyor. Bu yığıntıların içerisinde bulunan her şey, her insan; bizi geçmişe götürüyor. Onlardan ayrılamama sebebimizin ise; duygusal açlık olduğunu düşünüyorum. Olgun bir birey olarak az ile yaşamaya karar vermeden önceki yoğunluk, sevgi ihtiyacımız ve yalnızlık korkusunun dile getirilmemiş halidir. Peki içimizde böyle bir duyguyu yaşarken, kendimizi hayatımızdaki fazlalıklardan nasıl kurtarabiliriz?

Sadeleşmeye ve azalmaya karar verdikten sonra kendimize karşı dürüst olmalıyız. Benim için sadeleşmenin korkusu eleştirilmekti. Başkalarının kararlarımı eleştireceği korkusunu yaşamak, beraberinde onay arayışını getirmiştir. Bunların farkına varıp bana zarar veren, durağanlığı ile zararsızmış gibi görünen her şeyi ve o kategorideki her insanı çıkardım hayatımdan. Kendi bedenime, doğaya ve yapmaktan keyif aldığım şeylere yöneldim. Çokluk değil, değerli az kavramı oluştu içimde. Sade ve az kavramları hayatıma yeni bir düzen, beraberinde de keman çalışmalarıma disiplin getirdi.

Anladım ki; geçmişe takılı her düşünce, sade yaşamayı engelliyor. Daha önceki yazılarımda da değindiğim ruminasyon hali ile defalarca düşünce yığınları yaratıyoruz kendimize. Halbuki bu fazlalığın bize hiçbir yararı yok. İçerisinden çekip aldığımız, tekrar imgelediğimiz anıların çoğu şu an hayatlarımızda olmayan insanlara ait. Cesur olup onlarda hangi parçalarımızı bıraktığımızla yüzleşmeliyiz. Onların bizde açtığı yaraların farkında olmamız gerekir. Ben çok kolay olmasa da yeni bir sayfa açıp kendime dürüst davrandım. Sadeleşme tercihi ile gelen kendimi ifade etme isteğim ise; beni yazılar aracılığıyla sizlerle buluşturdu. Seçimimden mutluyum. Belki derin bir nefes alıp küçülmek, size de iyi gelecektir.